Hindistan, Cammu Keşmir bölgesinde 26 kişinin ölümüne neden olan Pahalgam saldırısının arkasında Pakistan destekli militanların olduğunu iddia etti. Bu iddiaya karşı Hindistan, 24 Nisan’da Pakistan’ın Balakot bölgesine hava harekatı düzenledi. Bu operasyon, bölgedeki gerilimi daha da arttırarak, iki nükleer güç arasındaki çatışma olasılıklarını gündeme taşıdı.

Pakistan'dan Misilleme: 5 Hint Savaş Uçağı Düşürüldü

Hindistan’ın hava harekatına Pakistan, karşılık olarak sınır bölgesine yaklaşan beş Hint savaş uçağını düşürdüğünü açıkladı. Olaylar sonrasında her iki taraf da birbirini uluslararası hukuk ihlalleriyle suçladı. Hindistan, bu operasyonu “terörizme karşı meşru müdafaa” hakkı olarak savunurken, Pakistan, Hindistan’ın sınırlarını ihlal ettiğini ve sivil yerleşimlere zarar verdiğini öne sürdü. Hindistan Savunma Bakanı, olayları “ulusal güvenlik için zorunlu bir yanıt” olarak nitelendirirken, Pakistan Başbakanı ise bu durumu “savaş provokasyonu” ve “barışı sabote etme girişimi” olarak tanımladı.

Bu gelişmeler, Güney Asya’da mevcut olan kırılgan barışın ne kadar ince bir çizgide ilerlediğini ve nükleer çatışma risklerinin her an gündeme gelebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Hindistan ile Pakistan arasındaki bu tansiyon, uluslararası toplumun dikkatini yeniden bölgedeki nükleer caydırıcılıkla ilgili endişelere çevirdi.

Keşmir: Çatışmanın Kalbi

Hindistan ile Pakistan arasındaki çatışmanın merkezinde yer alan Keşmir, sadece bir toprak parçası değil, aynı zamanda ulusal kimliklerin ve egemenlik mücadelesinin sembolüdür. 1947 yılında Hindistan’ın İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasının ardından, Keşmir’in hangi ülkeye ait olacağı konusunda başlayan belirsizlik, bölgedeki ilk büyük krizlere yol açtı. Müslüman nüfus çoğunluğuna sahip Keşmir, Hindu yönetimi tarafından Hindistan’a ilhak edildi ve bu durum, 1947-48 yıllarındaki savaşa ve bölgenin ikiye bölünmesine neden oldu.

Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Başkanı Cemal Demir’e göre, Keşmir’in stratejik önemi, yalnızca Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda küresel güçler arasındaki etki alanı mücadelesini de etkiliyor. Demir, “Keşmir etrafındaki kriz dinamiği, her an bölgesel bir çatışmayı küresel bir güvenlik tehdidine dönüştürebilecek potansiyele sahip,” diyerek, bölgedeki çatışmaların dünya güvenliği için ne kadar kritik olduğunu vurguluyor.

2019’daki Keşmir Krizi ve Sonrası

Keşmir meselesi, Hindistan’ın 2019 yılında Cammu ve Keşmir’in özel statüsünü kaldırmasıyla daha da karmaşık hale geldi. Pakistan, bu durumu yasa dışı bir ilhak olarak değerlendirdi ve buna karşılık olarak diplomatik, askeri ve medya savaşlarını başlattı. Hindistan ile Pakistan arasında bu gerilim, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, dünya genelindeki güvenlik dengelerini de derinden etkiledi.

Nükleer Gerilim: Asimetrik Caydırıcılık

Günümüzde Hindistan ve Pakistan arasındaki askeri rekabet, sadece ordu büyüklükleriyle değil, aynı zamanda ileri teknolojiye sahip silah sistemleri ve nükleer doktrinlerle de şekilleniyor. Hindistan, S-400 Triumf hava savunma sistemleri, yerli üretim Akash hava savunma sistemleri ve İsrail yapımı Spyder sistemleriyle çok katmanlı bir savunma hattı kurarak bölgede stratejik üstünlük hedefliyor. Pakistan ise Çin ile işbirliği içinde geliştirdiği JF-17 Thunder Block III uçaklarıyla hava gücünü modernize ediyor.

Cemal Demir, Hindistan ile Pakistan arasındaki bu gelişmeleri “asimetrik caydırıcılık arayışı” olarak tanımlıyor. Pakistan, Hindistan’ın teknik üstünlüğüne karşılık nükleer doktrininde ilk kullanım hakkını saklı tutarak, karşı tarafın askeri inisiyatif almasını zorlaştırıyor. Bu durum, bölgede bir tür “soğuk barış” ortamı yaratıyor. Her iki ülke de doğrudan savaştan kaçınırken, karşılıklı güvensizlik derinleşiyor ve bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı artırıyor.

İngilizce Diploma Nasıl Alınır ve Yunan Alfabesi - Okeanostercume.com.tr İngilizce Diploma Nasıl Alınır ve Yunan Alfabesi - Okeanostercume.com.tr