TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, toplantının çok açık ve samimi bir ortamda gerçekleştiğini belirtti. Türkiye ekonomisinin ikiz açık sorunu yaşadığını ifade eden Özilhan, ancak bu sorunların çözülemez olmadığını vurguladı.
Özilhan, Türkiye'ye yeterli yatırımın gelmediğine dikkat çekerek, politika faizlerinin düşük olmasına rağmen bunun gerçekleşmediğini söyledi. Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın hızlı bir şekilde sağlanması ve ekonominin hızlı büyüme trendine girmesini umut ettiklerini belirtti. Merkez Bankası başta olmak üzere, piyasalara güven verecek atamaların yapılması ve hayata geçirilecek yeni reformlarla birlikte bu büyümenin gerçekleşebileceğine olan inançlarını dile getirdi.
Girişimcilerin Desteklenmesi için Adımlar Atılmalı
Tuncay Özilhan, Türkiye'deki girişimci sayısının oldukça yüksek olduğunu belirterek, "Rekabetin yoğun olduğu, güçlü iş yapma kabiliyetine sahip ülkelerde müdahaleci bir yönetim modeli sonuç vermiyor. Türkiye'de zaten sürekli ve ekonominin her alanına yayılan bir devletçi ekonomi modeli görmek mümkün olmadı. Piyasa modelinde devlet, piyasa dengelerini seçici bir şekilde şekillendirmek için müdahale etmez, ancak sektöre yön verecek verileri toplar, analizler yapar, piyasa aksaklıklarının önüne geçecek uygulamaları hayata geçirir. Piyasa arz ve talebe dayalı olarak belirlenir. Maliye politikaları, sosyal politikalar, üretim ve dış ticaret politikaları kullanılır. Bu önlemlerle yatırımların yeniden canlanması için adımlar atılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Cari Açığı Azaltmanın Yöntemi TL’nin Güçlenmesi Değil
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, cari açığın azaltılmasında TL'nin değer kazanmasının tek başına yeterli olmayacağına dikkat çekerek, üretim ve tasarruf artışının cari açığın azaltılması ve enflasyonla mücadelede en büyük çözüm olduğunu vurguladı. Özilhan'a göre, tüketimi artırmak, üretimi ve yatırımı artırmadan cari açığı yükseltmektedir. Bu nedenle, daha fazla üretim ve yatırım yapılması gerekmektedir. Ancak bu hedeflere ulaşabilmek için öncelikle makroekonomik istikrarın sağlanması gerekmektedir. Makroekonomik istikrarın sağlanmasıyla birlikte enflasyonla mücadele güçlendirilmelidir. Bununla birlikte, enflasyonla mücadele sadece TL'nin değer kazandırılmasıyla sınırlı değildir. TL'nin değer kazanması dış ticaret açığını artırarak ihracatı olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle, TL'nin muhtemel değerlenme sürecini kontrol altında tutmak için Merkez Bankası rezervlerinin kullanılması, dövizi piyasada bırakmak yerine rezervlerin tahsis edilmesi gerekmektedir.
