Malum olduğu üzere Osmanlı Devleti Şeriatle yönetilen, yani İslam'ın ibadet ve ahlak kuralları yanında, medeni hukuku, ceza hukuku, miras hukuku v.s gibi sistemleri de İslam'a uygun bir devletti.

Yazısı, Kur'an'ın da yazısı olan Arapça, dili ise daha çok Anadolu Türkçesinden ibaret olmakla birlikte, Arapça, Farsça, Rumca ve Ermeniceden mürekkep bir dildi.

Erkeklerin kıyafeti, her dinin ve tarikatın kendine has kıyafeti olmakla birlikte, başta fes, bedende ise yakasız gömlek ve üst giysiydi. Bol şalvar da buna dahil.

Kadınların giysisi ise; çarşaf, ehram, şal ve buna benzer; baş kapalı, vücut hatlarını belirtmeyen bol giysiydi.

Halifelik makamı, Başbakanlık makamından da üstte olan ve Padişahlık makamıyla iç içe bir makamdır ki; Padişahlık iç bünyeyi tanzim ve tedvir ederken hilafet, Alemi İslam'ı da tanzim ediyordu.

Müslüman memleketlerde Cuma Hutbesinde halifenin adı okunurdu ki; iletişimin yok denecek kadar az olduğu tarihlerde bile dünya üzerinde yaşayan her Müslüman Osmanlı Devletini, İstanbul'u, Türk Milletini, padişahı bilirdi.

Bu siyasi güç, Hıristiyan Avrupa'yı korkutan, oyunlarını bozan, dize getiren güçtü.

Türkten (Osmanlı) elbette intikam alacaklar, Türkü elbette yıkmak isteyecekler, Müslüman Türkü elbet dünya siyasetinin ve Erkin'in dışında bırakmak isteyeceklerdi.

Bunu en çok kim isteyebilirdi? 

1- Yahudi Siyonistler. Bunlar "Vaad edilmiş Topraklar" idealinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engelin Osmanlı yani Müslüman Türkler olduğunu biliyorlardı.

2- İngilizler... Bu dünyanın en puşt milleti, dünya üzerindeki sömürgesini artırabilmek ve İslam topraklarının zenginliklerine konabilmek için Osmanlıyı engel görüyordu. Düşünün: Osmanlı 40.000.000 (milyon) nüfusa sahipken Yüz milyonluk Hindistan'ı somurgelestirmislerdi. Ama, Kırk milyon Osmanlı ve onun hinterlandi olan İslam Topraklarını sömürge yapamıyorlardı.

3- Rusya. Sıcak denizlere inmek için, kendisine engel olan Osmanlı'nın yıkılması gerekiyordu.

Bütün bunları gerçekleştirebilmek için Haçlı Seferleri ile defalarca Müslüman Türk'ün cephesine saldırdılar lakin geçemediler. Son olarak Çanakkale'yi denediler boguldular, Kut'ul Amareyi denediler, kumlara gömüldüler.

En son Yunanistani kışkırtıp, daha henüz kurulalı on yıl olmuş Yunan Devletinin savaş harcamalarını finanse ederek üzerimize sürdüler.

Oyun bir İngiliz oyunuydu. 

Amaç; Osmanlıyı yıkmak, hilafeti kaldırtmak, yazıyı ve dili değiştirmek; Müslüman Türkü başsız, dilsiz, güçsüz; kıyafet devrimiyle soytarı, medeni, ceza, miras, ticaret hukukunu Hıristiyan Avrupa'dan alarak da köksüz hale getirmekti.

Lakin bunu Yunan eliyle de başaramadılar.

Yunan, topraklarımıza 290.000 askerle saldırdı. Biz de o kadar askerle karşı koyduk.

Türk Yunan Savaşında 5.000 şehit verdik.

Yunanı denize falan dokmedik. Yenemedik de!

Yunanlılar 7 Eylül'de İzmir'e varıp, gemilere binip gittiler. Türk Ordusu 9 Eylül'de İzmir'e girdi. İzmir yakılmış, Yunan çoktan çekip gitmişti.

Yunanı hiç bir cephede yenemedik. İzmir'e girip, savaşa savaşa Ankara'ya kadar geldiler. Sonra da, İngilizler ödeneklerini keseceklerini, geri dönmelerini isteyince de çekildiler.

İNGİLİZLER NEDEN ÇEKİLİN DEDİ?

İngilizlerin amacı, Türk topraklarını elde etmek değildi. Bunu basaramayacaklarını, bunun kendilerine çok pahalıya geleceğini iyi biliyorlardı. 

Yunan da son tahlilde Anadolu topraklarını sürekli elde edemezdi.

Ya öyleyse durum neydi?

İngilizler Yunanı kullanarak iki şeyi elde etmek istiyorlardı: Bir kahraman yaratmak ve o kahramandan Osmanlıyı yıkmak,hilafeti kaldırma ve diğer devrimleri gerçekleştirme sözü almak...

Petrol bölgeleriyle stratejik yerleri Türk'ün elinden almak...

ŞİMDİ

1- Osmanlı yıkıldı mı? 

Evet

2- Hilafet kaldırılarak Müslümanlar başsız bırakıldı mı?

Evet.

3- Dil değiştirildi mi?

Evet.

4-Yazı değiştirildi mi?

Evet.

5- Kıyafet değiştirilip Hıristiyan adetleri cezbedildi mi?

Evet.

6- Takvim,ölçü, tartı değiştirildi mi?

Evet.

7- Bütün kanunlar İslami olmaktan çıkarılıp İsviçre'nin 18.000 nüfuslu Nöşetel Kanununa, Fransa'nın, İtalya'nın, Almanyanin ticaret,ceza, borçlar kanunlarına geçildi mi?

Evet.

8-Din eğitimi ve öğretimi yasaklandı mı?

Evet.

9-Hacca gidişler yasaklandı mı?

Evet.

10-Osmanli çok kültürlü, çok dinli, çok ırklı bir medeniyet iken yeni kurulan devlet tüm bunları bir ırka indirdi mi?

Evet.

11-İç isyanlarda (Dersim, Menemen, Koçgiri,. Ağrı, Mutki, Nastûrî, İstiklal Mahkemeleri v.s) gayrı resmi rakamlar 100.000 ile 300.000 arasında bir ölü sayısı verir.

Sadece Dersim için TRT de duyduğum rakam: 70.000 kişi

(Benim yaptığım bir hesaplamaya göre 284.000)

Bunlar bu topraklarda yaşandı mı?

Evet.

YUNAN GALİP GELSEYDİ NE OLURDU?

1- Şer'î hukuka dokunulmazdı, çünkü; Batı Trakyadaki Türklerde dokunmamış.

2-Dil ve yazı aynen kalırdı, çünkü; Batı Trakyada dokunmamış.

3-Kıyafet aynen kalırdı, çünkü; Batı Trakyada dokunmamış.

4- Ahvali Şahsiye dediğimiz Şahsın hukukuna ait şerî hukuka dokunmazdı, çünkü; Batı Trakyada dokunmamış.

5- Dini ogrenme özgürlüğüne ve ibadet özgürlüğüne dokunmazdı, çünkü; Batı Trakyada dokunmamış.

6- 5.000 kişiden fazla Müslüman da öldürmezdi, çünkü; inancina,diline, etnik kimliğine dokunmadıgi bir millet niçin isyan etsin?

Öyleyse; Yunan galip gelseydi, bu zulümler olmazdı?!

Biz galip geldik ama toprağımız beşte bire düştü.

Tüm bizi biz yapan degerler inkar edildi, yasaklandı, 

Osmanlı yıkılırken nelere sahipsek, 2018 yılı itibariyle bu sahip olduğumuz degerlerin, hâlâ yarısına sahip değiliz. 

Toprak ise; biliyorsunuz; Musul Kerkük,Adalar, Batı Trakya v.d... bizde değil.

Menderes, Özal, Erbakan ve Tayyip Erdoğan iktidarlarına rağmen...

Keşke Yunan galip gelseydi de bu kadar kaybımız olmasaydı. Bunların yaptığı zulüm ve inkar Yunan'ı geçti?!

İşte merhum üstad Kadir Mısıroğlunun " Yunan galip gelseydi" demesinin esbabı budur.

Yunan'ı Türk'e tercih ettiği için değil, yapılan inkar ve zulümlerin Yunan'ın yaptıklarını yapacaklarını geçtiği içindir.

Yoksa, ömründe bir makaleyi bile baştan sona okumamış, iki cümle yazarken yirmi yanlışı çıkan, profiline şu üniversiteyi bitirdim diye nam olsun diye yazan echel takımının anladığı gibi değildir.

Üstadın ilk yazdığı kitap YUNAN MEZALİMİ adlı kitaptır.

Kendisi, Özbeöz Türk, Müslüman, hafız, altı dil bilen, hukukçu, muharrir ve müverrihtir. 66 adet kitabın yazarıdır ki; her kitabı en az ortalama beş yüz sayfadır.

Daha on altı yaşında iken Trabzon, Akçaabat Türk Ocağı Başkanlığını yapmıştır.

Dr. Rıza Nurun "Hayat ve Hatiratim" adlı eserini yayınladığı için Nihal Atsız ve Alpaslan Türkeş ten tebrik mektubu almıştır.

En mühim özelliğini sona bıraktım:

MERHUM MISIROGLU, DEVLETİN İCİNDE VAR OLAN ANTİ KEMALİST GRUPLARCA YAKİN TARİHE AİT BELGELER KENDİSİNE SIZDIRILAN BİR KİŞİDİR.

Cesareti ve zekası keşfedilmiş, yayınlaması için Anti Kemalist çevreler tarafından enforme edilmektedir.

Ne zamandan beri?

1960 lı yıllardan beri.

Bu enforme edenlerin içinde askeriyeden ve CHP den bile bürokratlar vardır.

Tâ ki; kalmasın hiç bir şey alemde nihân... diyerek.

Demese daha iyi olurdu ama o da onun dil sürçmesidir.

Ne niyetle ne maksatla söylediğini hayatının sibakından çok daha iyi anlamak mümkündür.

İdris Günaydın

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.