Şirketlerin pandemi döneminde uzaktan çalışma metotları sayesinde çalışan ve patronun güvenliği sağlanır. Bu metotlara nasıl geçildiğini anlattık.
Bundan tam bir ay öncesinde şirketlerin panedemi döneminde bile, çağrısız konuk olarak hanelerimizin kapısından içeri giren bir tür virüsün bu tesiri yarattığını söylemiş olsaydık, pek inandırıcı olmazdı. Resmi isimliyle Korona virüs (COVID-19) salgınının, hayatlarımıza istikametini değiştiremediğimiz bir rüzgâr gibi girişinden söz ediyoruz.
Rüzgârın İstikameti Değişmezse, Yelkeni Siz Ayarlayın!
Hayatımızda her şey normal seyrinde ilerlerken, beklenmedik bir şekilde masamıza “korona virüs” isimi altında bir virüs servis edildi. Bir nevi görünmez bir hayalet tarafından dünyamız abluka edildi ve bizi bir istikamete doğru sürüklemeye başladı. Bu değişim rüzgârının hepimizi kaygıya ve belirsizliğe gönderdiğinin farkındayız.
Bilhassa bedensel olarak değil, zihni gücünü kullanarak masa başında çalışan çok sayıda beyaz yakalı bu vaziyetten etkileniyor. Şirketler ise, en sıhhatli seçeneğe yönelerek, korona virüs salgınının dağılmasına mâni olmak emeli ile haneden çalışma metoduna geçiyor. Ama bir takım müessese veyahut kuruluşlar, evden çalışma sistemini tam olarak bünyesine dâhil edebilmiş vaziyette değil. Ancak bu çalışma eğiliminin, natürel ve zorunlu yollarla yükselişe geçtiği şu günlerde, bir sefer daha benimsenmesi şart olan bir kavram olduğunu görüyoruz.
Tüm bu korona virüs sürecinin beraberinde birtakım sualleri da peşinde getirdiğini biliyoruz. Peki, haneden çalışmak, büro ortamında alınan verimi aynı oranda sağlayabiliyor mu? Yüzdesel farklılığı eşitlememiz için neler yapılabilir? Evden çalışma düzenine yeni başlamış olanlar ya da bunu devam ettirenler için uygulanması gerekenleri, en kısa haliyle açıklamaya çalıştık. Haneden çalışma sürecini, sabahları ‘alarmsız uyanmak’ şeklinde açıklamayarak işe başlayabilirsiniz. Az önce ‘açıklamak’ şeklinde mi okudunuz? Öyleyse, bir evvelki tümcemize tekrar göz gezdirmenizi istiyoruz.